top 1
i. 1. en üst bölüm, tepe, baş, üst: on the top of the hill tepenin başında. He stood on tiptoe and peered over the top of the wall. Ayaklarının ucuna basıp duvarın üstünden baktı. It´s at the top of the page. Sayfanın başında. 2. en üst kat: He lives at the top of the house. Evin en üst katında oturuyor. 3. üst yüzey, üst: Dust the top of that table! O masanın üstündeki tozu al! 4. kapak: Where´s the top of this jar? Bu kavanozun kapağı nerede? 5. en yetkili makam. s. 1. en üst: the top floor en üst kat. 2. en iyi: She was among the top ten students in her class. Sınıfının en iyi on öğrencisinden biriydi. 3. üstün, en iyi: top quality en iyi kalite. 4. en büyük; çok büyük: top speed azami hız. top prices en yüksek fiyatlar.